Pek çok şair ve yazar Türk edebiyatında ses getiren eserler ortaya çıkarmıştır. Bu şairlerden birisi de Attila İlhan’dır. Attila İlhan eserleri ortaya çıktıkları ilk günden itibaren Türk edebiyatında çok önemli bir yere sahip olmuştur. Bu yüzden günümüze kadar gelen süreçte Attila İlhan şiirleri Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olmuştur. Günümüzde de en çok araştırılan şairler arasındadır. Eserleriyle Türk edebiyatına büyük katkılar sağlamıştır. Yalnızca şiir değil aynı zamanda roman, deneme, öykü türünde de pek çok önemli eseri bulunmaktadır.
- Atilla İlhan’ın Hayatı
- Atilla İlhan’ın Şiirlerinin İsimleri
- Atilla İlhan’ın Ödülleri
- Attila İlhan Şiirleri
- An Gelir
- Ben Sana Mecburum
- Sisler Bulvarı
- Yağmur Kaçağı
- Böyle Bir Sevmek
- Ayrılık Sevdaya Dahil
- Ağustos Çıkmazı
- Kadınlar Sonbahar
- Kimi Sevsem Sensin
- Mahur Beste
- Memleket Havası
- Mevsimidir
- Sen Benim Hiçbir Şeyimsin
- Yalnızlık Şiiri
- Ölmek Yasak
Atilla İlhan’ın Hayatı
Şair 1995 yılında 15 Haziranda İzmir’in Menemen ilçesinde doğmuştur. Babası da bir şairdir. Babası aruzla divan şiirleri yazmaktadır. Bu yüzden Attila İlhan babasının şair olmasından dolayı da küçük yaşlarda şiirle tanışmış ve şiire düşkün ince ruhlu bir çocuk olarak büyümüştür. İlkokulu İzmir Karşıyaka İlkokulu’nda ve daha sonra da ortaokulu İzmir Karşıyaka Ortaokulu’nda bitirmiştir.
Lisede işler biraz tersinden gitmiş ve ortaokuldan sonra başladığı İzmir Atatürk Lisesi’nde aykırı davranması gerekçe gösterilerek okuldan uzaklaştırılmış ve tutuklanmıştır. Daha sonra ise danıştayın vermiş olduğu eğitimini bitirmesi kararı ile İstanbul Işık Lisesi’ne giderek buradan mezun olmuştur. Üniversitede ise İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesine gitmiş ancak burada eğitiminin sonuna gelmeden okulu bırakmıştır.
Hukuk fakültesini bıraktıktan sonra Paris’e gitmiş ve 6 yıl boyunca orada yaşamıştır. 6 yıl sonra ise yeniden Türkiye’ye döndüğünde farklı isimlerdeki dergi ve gazetelerde çalışmıştır. İzmir’e ise babasının vefatıyla birlikte dönmüş ve Demokrat İzmir Gazetesi’nin genel yayın yönetmenliği görevinde bir süre bulunmuştur. Attila İlhan aynı amanda sinemaya da meraklı olan bir yazardır. Sinema alanında Ali Kaptanoğlu takma adını kullanarak senaryolar yazmıştır.
Atilla İlhan’ın Şiirlerinin İsimleri
Attila İlhan şiirleri arasındaki ilk şiiri Balıkçı Türküsü ’dür. Bu şiir ilk olarak Yeni Edebiyat dergisinde yayınlanmıştır. Ayrıca Attila farklı takma isimler kullanmıştır. Bunlardan Nevin Yıldız ve Beteroğlu takma isimleri Yücel dergisinde yayınlanan şiirlerinde kullandığı taka isimlerdir.
Attila İlhan şiirleri arasındaki Cebberoğlu Mehemmed şiiri şaire CHP şiir yarışmasında ikincilik kazandıran şiiri olmuştur. Bu başarısı onu daha da başarılı ve sevilen hale getirmiştir. Bu vesileyle de yaşadığı dönemin önemli edebiyat dergilerinde eserleri yayınlanmıştır. Böylece eserleri gün geçtikçe daha çok sevilmiş ve Türk edebiyatının önemli şairleri arasında yerini almıştır.
Attila İlhan’ın edebiyatımızdaki en önemli işlevlerinden birisi Maviciler olarak bilinen toplumcu gerçekçi şiir akımını başlatmasıdır. Halihazırda var olan Garip Akımı ve İkinci Yeni şiirine şiddetle karşı gelmiştir. Şiirlerinde oldukça özgün hareket ederek daha önce var olan tarzların aksine yeni bir ses düzeni oluşturarak kendine has bir şiir üslubu oluşturmuştur. Günümüze önemli eserler olarak kalmış ve Türk edebiyatında iz bırakmış Yağmur Kaçağı ve Ben Sana Mecburum gibi şiir kitapları genç şairleri büyük oranda etkilemiştir. Diğer şiir kitapları arasında yer alan Yasak Sevişmek ve Elde Var Hüzün kitaplarında yer alan şiirlerinde babasının da üzerinde oluşturduğu etki sayesinde divan şiirlerinden ve şarkılarından esinlenmiştir.
Atilla İlhan’ın Ödülleri
Çok özel ve özgün bir yazma tarzına sahip olan Attila İlhan eserleriyle farklı birçok ödül almıştır. Attila İlhan Şiirleri ile 1946 tarihinde düzenlenen yarışmada CHP Şiir Armağanı Yarışmasında ikincilik ödülü almıştır. 1974 yılında ise Türk Dil Kurumu şiir ödülü kendisine verilmiştir. Yazmış olduğu özgün romanlar sayesinde Yunus Nadi Roman ödülünü almaya hak kazanmıştır ve bir de Sertel Demokrasi ödülünü almıştır.
Attila İlhan Şiirleri
Edebi kişiliğine baktığımızda ise Attila İlhan şiirleri ve romanları pek çok sayıdadır. Eserlerinde gösterdiği edebi kişiliği birçok kişi tarafından hayranlıkla karşılanmış ve taktir edilmiştir. Romancı, şair, senarist gibi pek çok kimlikle ön plana çıkarak etkili bir şair olmuştur. İkinci yeni akımına ve garip akımına karşı gelerek Maviciler adı verilen akımı kurmuştur. Attila İlhan şiirleri bu akıma göre yazılmıştır.
Birçok eleştirmen tarafından yanlış bulunsa da şiirlerinin son baskısında şiirleri neden yazdığını açıklayarak özgünlüğünü bir kez daha ortaya koymuştur. Yazar Nazım Hikmet’ten oldukça etkilenerek şiirlerinde savaş, özgürlük insan sevgisi gibi konuları işlemiştir. Şiirlerinde imla kurallarına uymayarak kendine has kurallara göre davranmıştır. Şair verimli bir edebiyat hayatının sonunda geçirdiği ikinci kalp krizinin sonucu olarak 2005 yılında 80 yaşındayken hayatını kaybetmiştir. Attila İlhan şiirlerinden en sevilenlerleri şu şekiledir.
An Gelir
görünmez bir mezarlıktır zaman şairler dolaşır saf saf tenhalarında şiir söyleyerek kim duysa / korkudan ölür -tahrip gücü yüksek- saatli bir bombadır patlar an gelir attilâ ilhan ölür

Ben Sana Mecburum
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski İstanbul mudur?
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun

Sisler Bulvarı
elinin arkasında güneş duruyordu
aylardan kasımdı üşüyorduk
ağacın biri bulvarda ölüyordu
şehrin camları kaygısız gülüyordu
her köşe başında öpüşüyorduk
sisler bulvarı’na akşam çökmüştü
omuzlarımıza çoktan çökmüştü
kesik birer kol gibi yalnızdık
dağlarda ateşler yanmıyordu
deniz fenerleri sönmüştü
birbirimizin gözlerini arıyorduk
sisler bulvarı’nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarda bulutlar yürüyordu…

Yağmur Kaçağı
elimden tut yoksa düşeceğim
yoksa bir bir yıldızlar düşecek
eğer şairsem beni tanırsan
yağmurdan korktuğumu bilirsen
gözlerim aklına gelirse
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni
geceleri bir çarpıntı duyarsan
telâş telâş yağmurdan kaçıyorum
Sarayburnu’ndan geçiyorum
akşamsa eylülse ıslanmışsam
beni görsen belki anlayamazsın
içlenir gizli gizli ağlarsın
eğer ben yalnızsam yanılmışsam
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur götürecek yoksa beni.

Böyle Bir Sevmek
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
Ayrılık Sevdaya Dahil
sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız..

Ağustos Çıkmazı
beni koyup koyup gitme, n’olursun
durduğun yerde dur
kendini martılarla bir tutma
senin kanatların yok
düşersin yorulursun
beni koyup koyup gitme, n’olursun
bir deniz kıyısında otur
gemiler sensiz gitsin bırak
herkes gibi yaşasana sen
işine gücüne baksana
evlenirsin, çocuğun olur
beni koyup koyup gitme, n’olursun
Kadınlar Sonbahar
kadınlar sonbahar yapraklarını dökmeye başlar
titrek dudaklarında sarışın bir keder
nabız kaybolur kan susar dolaşım yavaşlar
sisli bir nebuloz gökte yazılmamış şiirler
dargın sevgililer yalnızlıklarına uzaklaşıyor

Kimi Sevsem Sensin
kimi sevsem sensin / senden ibaret
hepsini senin adınla çağırıyorum
arkamdan şımarık gülüşüyorlar
getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
hani o sımsıcak iri çekirdekli
senin gibi vahşi öpüşüyorlar
kimi sevsem sensin / hayret
in misin cin misin anlamıyorum…
Mahur Beste
şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
o mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız
gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
o mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız
bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
gittiler akşam olmadan ortalık karardı

Memleket Havası
bu bizim gökler gibisi hiçbir dağda çatılmamıştır
yıldızlarımızın titremesi yüreğine deprem indirir
hiçbir yerde bu denize bu acı tuz katılmamıştır
topraktan sağdığımız pekmez güneşin başını döndürür
Mevsimidir
mevsimidir
nedense ölmeye heveslenir insan
uzaya
bir avuç yıldız tozu gibi savrulmaya
rayından çıkmıştır yaşamak
bir eskimişlik duygusu nereye baksan
gücü yetmez kimsenin kimseyi kurtarmaya
çünkü ne güzeller
zehir zemberek güzeldir artık
ne zehir zemberek çirkindir
yeni çirkinler…
Sen Benim Hiçbir Şeyimsin
sen benim hiçbir şeyimsin
yabancı bir şarkı gibi yarım
yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
hiç kimse misin bilmem ki nesin
uykumun arasında çağırdığım
çocukluk sesimle ağlayarak
sen benim hiçbir şeyimsin.

Yalnızlık Şiiri
karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır
yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım salkım
bu gece dağ başları kadar yalnızım
çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından
dudaklarımda eski bir mektep türküsü
karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim
gözlerim gözlerini arıyor durmadan
nerdesin?
Ölmek Yasak
üstüme varma bulutları tutamam
böyle paldır küldür gideceklerdir
gelmezsen fark etmez kimseyi aramam
asıl sevdiklerim en içimdekilerdir
onlarla yaşarım eğer yaşarsam…
Evraklar